tevhidinanci.tr.gg

Tağut Nedir

"Tağut kelimesi Kur’an-ı kerimde sekiz yerde, sekiz defa zikredilmiştir. Bunlar:

"Bakara: 256, Bakara: 257, Nisa: 51, Nisa: 60, Nisa; 76, Maide: 60, Nahl: 36, Zümer: 17" ayetleridir.

"Tagut" kelimesi; taga, yetgı, tugyan, yetgu tugyanenden türemiştir. Haddini aşmış, yükselmiş, küfürde ileri gitmiş, isyanda haddini aşmış manalarına gelir. Bu özelliklere sahip olan herkes tagut olarak isimlendirilir.

"Tagal mau ve’l bahr"; su ve deniz yükseldi denildiğinde, denizin dalgaları yükseldi manasına gelir.

Haddini aşan her şeye tagut denir.

"Tagut" kelimesi, hem tekil ve çoğul hem de dişi ve erkek için kullanılır.

Fa’lut kalıbında yani; "tagyut" şeklindedir. Fakat (ye) harfi (gayn) harfinden önce gelmiş ve fethalı (üstünlü) okunmuştur. Ondan önceki harf de fethalı (üstünlü) olduğu için bu (ye) harfi (elif) harfine çevrilmiş ve
"tagut" 
kelimesi oluşmuştur.

Tagutun çoğulu; "tavagit" dir. Hadiste şöyle geçer:

"Babalarınız ve tagutlar (tavagi - tavagit) adına yemin etmeyin!"

Hadisteki "tavagi" kelimesi, "tagiyenin" çoğuludur. Bunlar ise müşriklerin ibadet ettikleri putlar ve başkalarına verdikleri isimlerdir. Devs tagiyesi, Hesam tagiyesi denildiğinde Devs ve Hesam kabilelerinin taptığı putlar kastedilirdi.

"Tavagi"; küfürde haddini aşan manasına da gelir. Bu durumda, Devs ve Hesam’ın büyükleri ve ileri gelenlerine itaat kastedilir. (Lisanul Arap c: 15 s: 7)

Ebu İshak şöyle dedi:

"Allah-u Teâlâ'dan başka ibadet edilen her şey cibt ve taguttur... Allah-u Teâlâ bu konuyla ilgili olarak şöyle buyuruyor:

"Onlar, taguta ve cibte inanıyorlar." (Nisa: 51)

Ezheri şöyle dedi:

"Ayetteki cibt ve tagut Hayy b. Ahtab ve Ka’b b. Eşref’tir.... Bu mana tagutun lügat manasına zıt değildir. Çünkü o ikisinin emrine tabi olduklarında Allah-u Teâlâ'dan başka o ikisine itaat etmiş olmaktadırlar."

Şu’bi, Ata ve Mücahid şöyle dediler:

"Cibt; sihirdir. Tagut ise; şeytan, kahin ve dalalette baş olan herkestir."

El Ahfeş:

"Taguta kulluk etmekten kaçınarak..." (Zümer: 17) ayeti hakkında şöyle dedi:

"Tagut putlardan olabildiği gibi cin ve insanlardan da olabilir." ( Bu açıklamaların hepsi Lisan’ul Arap’ta geçmektedir.)

Vahidi şöyle dedi:

"Bütün arapça dil alimleri tagutu, "Allah-u Teâlâ'dan başka ibadet edilen herşey" olarak tarif etmişlerdir."

Nevevi şöyle dedi:

"Leys, Ebu Ubeyde ve El Kesai "tagut" hakkında şöyle dediler:

"Tagut; Allah-u Teâlâ'dan başka ibadet edilen her şeydir." (Şerh Sahihi Müslim c: 3 s: 18)

Cevheri şöyle dedi:

"Tagut, şeytan ve dalalette baş olan herkestir."

 

İnsanların En çok Müptela Olduklaru Tağutlar:

1 - İbadet Tagutu

Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:

"Taguta kulluk etmekten kaçınarak..." (Zümer: 17)

"... taguta tapanlar; işte bunlar, yerleri kötü olan ve doğru yoldan sapan kimselerdir." (Maide: 60)        

"Şüphesiz ki biz her ümmete Allah’a ibadet edip taguttan kaçınmaları için rasuller gönderdik." (Nahl: 36)

 

2-Hüküm tagutu:

Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:

"Reddetmeleri emrolunmuşken taguta muhakeme olmak isterler." (Nisa: 60)

a - Teşri Sıfatı Yönünden:

Bunlar, Allah-u Teâlâ'nın indirdiğinin dışında teşride bulunan tagutlardır. Devlet reisleri, parlemento, millet vekilleri ve bunlar gibileri...

Bunlar, kanunları tartışır, tasdik eder ve teşride bulunurlar. Yasama sultasının üniteleri kanun koyma, yürütme sultası hükümetin oluşturduğu kanunlara işlerlik kazandırma ve yargı sultası teşrileri uygulama yönünden her biri bir taguttur.

b - Hüküm Verme Bakımından:

Bunlar; devlet reisleri, hakimler ve mahkemelerin azalarıdır. Bu tür tagutun yardımcıları ise; onları koruyan, onlara bakıcılık yapan, onları ve hükümlerini kabul etmeleri için insanları zorlayan ve onlar için çarpışan kimselerdir. Daha açıkçası, Allah-u Teâlâ'nın kanunları dışındaki kanunları ve bu kanunları tatbik eden sistemleri, bu sistemlerin mahkeme ve hakimlerini koruyan kimselerdir.

Ve bilinsin ki; taguta iman da edilir, küfür de edilir.

Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:

"Cibte ve taguta iman ederler." (Nisa: 51)

Taguta ibadet de edilir, ondan beri de olunur.

Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:

"Taguta kulluk etmekten kaçınarak..." (Zümer: 17)

Bu söylenenleri daha iyi anlayabilmen için sana bu konuyu iyice anlatayım:

Daha önce de belirttiğim gibi ibadetin; "nüsük", "hüküm" (teşri) ve "velayet" olmak üzere üç rüknü vardır. İslam’ın ve dinin aslı bakımından ibadetin genel manası bu üç rükne bağlıdır.

Uluhiyyet tevhidi adı verilen ibadet tevhidi, hem "nüsuk", hem "hüküm", hem de "velayette" Allah-u Teâlâ'yı birlemektir.

Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:

"Ben insanları ve cinleri yalnızca bana ibadet etsinler diye yarattım." (Zariyat: 56)

"Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize ibadet edin!" (Bakara: 21)

İbadetin rükunları olan "nüsuk", "hüküm" ve "velayet", Allah-u Teâlâ'ya ortak kılınmaksızın yapıldığında Allah-u Teâlâ tam olarak birlenmiş ve dille söylenen şehadet pratikte gerçekleştirilmiş olunur.

Bu rükunlardan herhangi birisi şayet Allah-u Teâlâ'dan başkasına yapılırsa, Allah-u Teâlâ'dan başkasına ibadet edilmesi sebebiyle Allah-u Teâlâ'ya eş koşulmuş ve bu rükunların kendisine yapıldığı kimse de, o kimseye ilah ismi verilmese bile, ilah edinilmiş olunur. Zira bu, uluhiyyetin ve ibadetin gerçeğidir. Bunun ibadet olmadığına inanmak gerçeği değiştirmez. Tıpkı Adiy b. Hatem radiyallahu anh’in durumu gibi....

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem:

"Onlar, hahamlarını, rahiblerini ve Meryem oğlu Mesih’i Allah’tan başka rabler edindiler. Oysa tek olan Allah’a ibadet etmekle emrolunmuşlardı. O’ndan başka ibadete layık ilah yoktur. O, onların ortak koştuklarından münezzehtir." (Tevbe: 31) ayetini okuduğu sırada yanına giren Adiyy b. Hatem ona:

"Biz onlara ibadet etmedik" diyerek itiraz etti. Fakat onun bu itirazı gerçeği değiştirmedi.

Hristiyan ve yahudiler, helalleştirme ve haramlaştırma konusunda din adamlarına itaat etmenin, onlara ibadet etmek olduğunu bilmemekteydiler. Buna rağmen Allah-u Teâlâ onların bu yaptıklarını ibadet olarak isimlendirerek onları müşrik, din adamları ve rahiplerini de Allah-u Teâlâ'dan başka rabler olarak isimlendirdi.

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem da onların bu yaptıklarına ibadet ismini verdi. Öyleyse ismi değiştirmek gerçeği değiştirmez ve hükmü de etkilemez.

Buna göre Allah-u Teâlâ'nın "Zümer: 17" ayetinde belirttiği "taguta ibadet etmek" ile "Nisa: 51" ayetinde belirttiği "taguta iman":

Bir kulun, ibadetin açıklanan rükunlarından herhangi birisini Allah-u Teâlâ'dan başkasına yapmasıdır.

Daha açıkçası zikredeceğimiz tagutlardan herhangi birisine yapmasıdır. Zira ibadet sadece Allah-u Teâlâ'nın halis hakkıdır ve Allah-u Teâlâ bu konuda asla ortak kabul etmez.

Namaz, secde, rüku, kurban, adak, sığınmak, korkmak, umut, tevekkül vs gibi nüsuk ibadetlerinden herhangi birisi tagutlardan birisine yapılırsa bu tagut "nüsuk tagutu" veya "ibadet tagutu" olmuş olur.

Şayet bu tagutlardan herhangi birisine hüküm hakkı veya teşri hakkı verilirse işte bu tagut "hüküm tagutu" olmuş olur.

Aynı şekilde velayetin herhangi bir türü bağımsız olarak sadece Allah-u Teâlâ'ya yapılması gerekirken, herhangi bir taguta yapılırsa bu tagut "velayet ve tabi olma tagutu" olmuş olur.

Allah-u Teâlâ'nın reddetmemizi emrettiği taguta ibadetin türleri işte bunlardır.

 
Gelen 58272 ziyaretçi
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol